Kongre
Öncesi ve Süreci
Bir yıldır
Ak Parti büyük kongre için
çalışmalarını yürütüyordu. Özelliklede
son bir ayda
Başbakan Erdoğan ve Ak Parti’li büyükler, kurmaylar
büyük kongrenin son
rütuşlarını yaptılar. Hatta
Erdoğan Birleşmiş Milletler toplantısına
katılımını iptal ederek
kongrenin önemine ve
büyüklüğüne olan vurgusunu
gösterdi. Hemen şunu
söylemeliyim ki günler
öncesinden oluşturulan hava
ve beklenti çok
yüksek perdelerdendi ancak bu
tam anlamıyla geçekleşti
diyemeyiz. Ama önemli mesajların verildiğini
de ifade etmeliyiz.
İlk önce
Ak Parti’yi kongre hazırlıklarının başarısı
sebebiyle tebrik etmeliyiz. Daha önce
hiçbir partide görmediğimiz muazzam profesyonel kabiliyetleri
sebebiyle. Bakanların, millet
vekillerinin, delegelerin,yabancı devlet adamlarının, gazetecilerin ve
gelen misafirlerin oturacak
yerlerinin seçimlerinden
platformun kurgusuna, kurgu içindeki
mesajlara kadar, Başbakanın misafirleri
selamlaması için yapılan bütün
salonu kapsayan kırmızı
selamlama ve yürüyüş
platformuna kadar Ak
Parti’yi tebrik etmeliyiz. Bu
yönleriyle iktidar partisine
yakışacak bir yaklaşım
içindeydiler.
Dolayısıyla klişe
bir kongreden ziyade
karnaval havasında geçtiğini
tahmin ediyorum.
Diğer bir
nokta yabancı devlet
adamlarının ve
misafirlerinin kongrede hazır
bulunmaları çok anlamlıydı. Normalde ABD kongrelerinde gördüğümüz
bu uygulamaları Ak Partinin de uygulaması
Türkiye ve çevresi
için ve hatta
dünyaya olan mesajı için
kayda değerdi. Çünkü gelen
yabancı misafirlerin Türkiye de
bayram havasında bir
kongre izlemeleri Ak
Partinin dinamiğini, heyecanını,
coşkusunu ve bölge ile
ilgili verilecek mesajları
bizatihi dinlemeleri yabancı
devlet adamlarının kendi
gelecek planlarını revize etmede
önemli olduğu kanısındayım.
Yine
kongrenin başka bir
önemi partiye yeni
katılımların olmasıyla
gerçekleşen yeni bir
yapının - ‘’hücre yenilenmesi’’ –
yanında bütün liberal, merkez, sağ partileri
bir vucut içinde
eritmesidir. Dolayısıyla
mevcutların daha içlere
kanalize edilmesi yenilerle
de alanın genişletilmesi Ak Partinin
kurumsallaşmasının bir sonucudur. Nitekim üç yıl
üst üste görev
yapmışların belediye seçimlerinde
aday gösterilecekleri yönündeki
haberler de bunun
bir göstergesidir.
Ak
Partinin kurumsallaşmasının ve
uzun yıllar daha
Türkiye siyasetinde yer
alacağının diğer bir kanıtı da yeni
katılanlarla beraber gelecek
yıllarda Türkiye de merkez-sağ
da ciddi diyeceğimiz, toplumda taban
teşkil edecek önemli
bir liderin kalmamış
olmasıdır.Tayyip Erdoğan önemli
bir hamleyle bu
sorunu engellemiştir.
Dolayısıyla Ak Partinin
süreci başarılı bir
şekilde yönettiğini söyleyebiliriz.
Gelelim Kongreye
Başbakan konuşmasına
Sezai Karakoç’un ‘Sürgün ülkeden Başkentler Başkentine’’ şiiri ile
başladı: ‘’Ey sevgili, en
sevgili’’ dedi sonra da ‘’
yenilgi,yenilgi büyüyen bir
zafer vardır, Sırların
sırrına ermek için
sende anahtar vardır’’
diyerek anlamlı bir
giriş yaptı.
Osmanlı bakiyesinde
oluşan bütün devletlere
selamlarını ve
muhabbetlerini iletti.
Yalnızca Avrupa
devletlerine, okyanus ötesine ve Tahran’a
selamlarını göndermedi!!!
Başbakan bu
milletin mayasını yoğurmuş
her biri bir çınar
olan ‘’ruh cephesinde maden
işçisi ‘’ olmuş büyüklerimize
atıflar yaptı.
Arif
Nihat’tan, Necip Fazıl’dan, Mehmet Akif’ten, Sezai Karakoç’tan, Aşık
Veysel’den şiirler okudu.
Gittiği yolun
Adnan Menderes’in, Turgut Özal’ın, Necmettin Erbakan’ın yolu
olduğunun altını çizdi.
Sultan Alparslan’dan, Şeyh Edebalı’dan anekdotlar
sundu.
‘’İnsanlığa
bir anıt
gibi yükselen Kudüs’ü hasretle anıyorum’’ dedi.
Sevgiler
sevgilisini andı. Ona söylenen çirkin
sözleri kınadı. İfade özgürlüğü
kisvesi altından yapılan
hakaretlerin insanlık suçu olduğunu
söyledi.
Gençlere seslendi, ilgisini ve önemini vurgulayarak
1071 den 2071 e olan vizyonun
derinliğini gösterdi ve
emaneti gençlerin alacağını ifade etti.
İsrail ile
olan ilişkilerin sınırını yeniden
kırmızı hatlarla belirtti.
Terör sorununda
çözüm için kürt
halkının seslerinin daha güçlü
yükseltmelerini istedi.
Türkiye’nin
gelişmişliğini mevcut haliyle
rakamlar ile ifade etti.
Sonuç olarak
vedasını, helalleşmesini yaptı. ‘’Üç
yıl sonra partim
bana ne görev
verirse onu yapacağım’’ diyerek konuşmasını
tamamladı.
Ancak toplumda
herkes Başbakan’dan daha
farklı bir konuşma
bekliyordu. Aslında genel olarak
bir çok şeyi
ifade etmiş olsa da
beklenti çok yüksek
tutulduğundan sanki ‘’dağ fare
doğurdu’’ gibi oldu.
Kongre sonrası
ve Gelecek
Bu başlık
altında sadece üç
konuya değineceğim: İlk olarak,
maneviyat ve ahlaki temel ikincisi, demokratikleşme ve özgürlükler ve
son olarak da sistem.
Başbakan
Erdoğan geçmişe vurgu
yaptı. Atalarımızın azametinden,
bakışından, anlayışından bahsetti. ‘’Kökü geçmişte olan bir
atiyiz’’, ‘’biz büyük bir çınarın
parçasıyız’’ diyerek tarihten
günümüze uzanan bir medeniyet
anlayışından bahsetti. Ak Partinin
yürüdüğü yolun insanlık
yolu olduğunu ifade
etti. Dolayısıyla felsefik,
ahlaki ve manevi alt yapının ve
bakışın bu yönde olduğunu gösterdi.
Demokratikleşme
ve özgürlükler çerçevesinde
daha güçlü adımların
atılacağının sinyalleri verildi. Terör
sorunu ile kürt
sorunun ayrı tutulması gerektiğini
kürt halkının sesinin daha gür
çıkmasını ifade etti. Aslında
çözümün artık halk
ile bütünleşerek gerçekleşeceğini, kürt halkının
kendi devşirmelerini,
aydınlarını çıkarmaları gerektiğini
ifade etti.
Son olarak
mevcut parlementer sistemin değişeceğini
ve bu yönde
çalışmaların olacağı kanısındayım. Zaten Başbakan’ın ‘’partili
Cumhurbaşkanı’’ çıkışı bunun bir göstergesiydi. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimi çok
önem arz ediyor. Bu seçimde
halka gidileceğinden mevcut sistem ile
seçim arasında bir
paradoks oluşturuyor. Cumhurbaşkanı adayı seçilmek için
oy isterken halka
ne vaat edecek? Demek ki vaat ettiklerini
yapabilmek adına cumhurbaşkanı adayları bir
yürütme erkine sahip
olacak. Bu sebep ile mevcut sistemdeki cumhurbaşkanlığının rejim içindeki
sembol özelliği kalkacak ve
icracı yöne evrilecektir.
Dolayısıyla Anayasa’nın kesin olarak değişmesi
gerekecek ki sistem
kendini yeniden tanımlasın. Diğer bir nokta ve
haklı olunan taraf cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle %50 üzeri
oy almış bir adayın
%25-30-45 oy almış bir
partiden daha meşru
ve temsiliyet içinde olduğunu
göstermektedir. Bu minvalde
Türkiye en iyi
ihtimalle yarı başkanlık sistemine kendiliğinden
evrileceğidir. Yumuşak bir geçiş
gerçekleşecektir.
Sonuç olarak
Ak partiyi kongresinden
dolayı kutluyorum. İnşallah
ülkemiz lehine pozitif
gelişmelere aracı olur.
Ayrıca kronik hale
gelmiş sorunlarımıza daha
çözümcü anlayış ile
Türkiye’yi kucaklamaya gayret
gösterir. Nitekim kazanan
Türkiye olur. Kazanan bizler
oluruz.
Sevgiler,
Bekir
YILDIRIM