Ülkemiz konjonktürünü ve yetişme koşullarını düşündüğümüzde belli bir sistemin içinde bir hayat görürüz.
Öncelikle daha iyi bir gelecek , daha iyi bir Türkiye sevdasıyla sorunsuz , paylaşımcı ve katılımcı bir dünya düzenini savunan doğru bildikleri ideolojiler etrafında gelişim göstermek isteyenleri görürüz. Yani kendileri için , ülkeleri için ve dünya için idealleri ve fikirleri olan insanları . Varoluş sebeplerini , sahip oldukları değerlerini , inançlarını bir amaç için görenleri.
Hatta bu kişilerin büyük bir kısmı her şeyleriyle kendilerini inandıkları düşüncelere adamışlardır . Bunların fikirleri yanlış ya da doğru olabilir ama bu uğurda yaşamaktan çekinmemişlerdir .
Diğer noktada da günlük hayatın içinde yuvarlanıp giden bir amacı , hedefi , ideali olmayan yalnızca kendi menfaatları doğrultusunda bencil bir yaşamı savunanları görürüz. Esasen böyleleri , yaşayıp yaşamadıklarını bilmiyorlardır , King ‘in dediği gibi .
Bu mahiyet te , geçmiş ile gelecek arasında bir köprü kurup gelecek projeksiyonuna yansıttığımızda tarih , değerleri uğruna yaşamlarını sonlandıranları hep saygı ile anmıştır.Tarih , sayfalarının en güzel kısımlarında onları göstermiştir.
King , ‘’ haklarımız ‘’ demişti . Gandhi ‘’ özgürlük , bağımsızlık ‘’ demişti . Çanakkale de Seyit Onbaşı ‘’ Vatanım , değerlerim , inancım ‘’ demişti . Hepside bir şeyler uğruna koşmuşlardı . Nihayetinde de hiç kimse böylelerini unutmadı ve hep hayırla yad etti .
Şimdi kendimize soralım . Biz ne için yaşıyoruz ? Bir hedefimiz gayemiz var mı? Şayet bir yanıt veremiyorsak lütfen yaşayıp yaşamadığımızı tekrar sorgulayalım .
Bu nedenle , hangi sistemin içinde yer aldığımıza iyi bakmalıyız .Bunu da kendi tanımlarımız içinde değerlendirmeliyiz.
Sevgiyle ,
Bekir Yıldırım
11.09.10